Sakal ve Bıyık Ekimi

SAKAL VE BIYIK EKİMİ

Sakal kaybı kimi insanlarda genetik olmakla birlikte, kimilerinde ise yara ve yanık izleri sebebiyle ve/veya çeşitli hastalıklardan dolayı kaynaklanabilmektedir.

“Sakal ve bıyık ekimi nedir?” sorusu sakal ekimi yaptıracak kişiler tarafından en fazla yöneltilen sorulardan biridir. Dr. Yetkin Bayer, “Sakal kaybının sebepleri nelerdir?” ve “Kimlere sakal ve bıyık ekimi yapılabilir?” gibi soruları sizler için yanıtlıyor.

Sakal Kaybının Sebepleri Nelerdir?

Sakalın sıklığı ve kıl kalitesini etkileyen birçok etken vardır. Ancak bunların en başında hormonal sebepler yer almaktadır. Kıl kökünü geliştirecek ve sıklaştıracak hormonların eksikliği, genellikle genetik yapıdan kaynaklanmaktadır.

Erkeklik hormonu olan testesteronun, normalin altında olduğu durumlarda da sakal eksikliği ya da kaybı ortaya çıkabilmektedir. Kıl köklerinin hiç olmaması veya yetersiz olması da genetik yapıdan kaynaklanmaktaysa da, hormonal bir durum değildir.

Bunun haricinde, çeşitli sebeplerle oluşabilecek yara ve yanık izleri kıl köklerine bölgesel anlamda zarar verdiği için sakal kaybına sebep olabilmektedir.

Ergenlik döneminden sonraki 3-4 yıl içerisinde gelişen ve oluşan kıl yapısı önemli bir hormonal değişiklik olmadığı sürece, karakteristik yapısını korumaya devam eder.

Cilt hastalıkları , Alopecia aretave ve otoimmun gibi hastalıklar da sakal kaybına – sakal dökülmesine sebep olabilmektedir.

Burada yaygın bir kanı olarak sakalların jilet vuruldukça sertleşeceği inancına da değinmekte yarar var. Ana etkenin genetik yapıdan kaynaklanan Di Hidro Testesteron (DHI) eksikliği olduğu durumlarda jilet vurulmasının her hangi bir etkisi olduğu kanıtlanmış değildir.

 

Kimlere Sakal ve Bıyık Ekimi Yapılabilir?

Sakal ekimine karar verilmeden önce, sakal kaybının sebebi belirlenmelidir. Kişinin ergenlik dönemini atlatmış olması ön koşul olarak görüldükten sonra tercihen 24 yaşına kadar da beklenmesi tavsiye edilmektedir.

Hormonal rahatsızlıklar ve metabolik hastalıklar dikkatlice araştırılmalıdır.

 

Sadece köselik yaşayan kişilerde değil, zayıf ya da seyrek sakal ya da bıyık yapısı durumlarında da sakal ekimi yapılabilmektedir.

 

Kalp hastalığı, şeker hastalığı, hepatit B ve benzeri bazı rahatsızlıklar da doktor kontrolünden sonra ekim yapılabileceğine karar verilebilir.

Kıl köklerinin yetersiz olduğu ya da hiç sakalın olmadığı durumlarda da sakal ekimi yapılabilmektedir.

 

Sakal Ekimi Nasıl Yapılır?

Sakal ekimi, FUE veya gün geçtikçe daha az tercih edilmeye başlanan FUT yöntemleriyle yapılmaktadır. Sakalın, bölgesel dökülmeler ya da seyreklik sebebiyle ekileceği durumlarda kişiden kişiye değişiklik göstermektedir.

Yüz bölgesindeki diğer sakalların donör bölge olarak kullanılması mümkün olmakla birlikte, genellikle ense bölgesinden alınacak greftlerle ekim yapılmaktadır.

Sakaldan alınarak yapılan ekimlerde, kökler, boyun, elmacık kemiği ve çene altı gereksiz kıllardan toplanılarak gerekli görülen bölgelerde sıklaştırma yapılmaktadır. Dağınık sakal nedeniyle estetik görüntüyü bozan bölgelerden alınan bu kökler kalıcı epilasyon sağlayacağı için ayrı bir avantaj olarak görülebilmektedir.

Sakalın hiç olmadığı durumlarda kişinin isteğine göre doktor tarafından planlanan ekimlerde, 1000 ile 3000 arası kök ekimi istenilen görünüme kavuşmak için yeterli olabilmektedir.

FUE yöntemiyle sakal ekimi, donör bölgeden ihtiyaç durulduğu kadar kıl kökünün tek tek toplanması ve köklerin nakledileceği bölgede nokta halinde kanallar açılarak toplanan köklerin, bu alana doğal bir açıyla yerleştirilmesi prensibine dayanır.

 

Lokal anestezi altında yapılacak ekim operasyonunda herhangi bir acı hissedilmemektedir.

 

3-micro_punch_yetkinbayer

Ciltteki kanallar manuel punç denilen özel bir kanal açma yöntemiyle “mikro punç” şeklinde adlandırılan 0,6 mm – 0,8 mm’lik tıbbi aletlerle açıldığı için ciltte kesikler açılmaz ve ekim sonrası sakallar ekildiği gibi tek tek çıkar.

 

Sakal Ekimi Sonrası Süreç Nasıldır?

Ekilecek kök sayısına göre 4 ile 6 saat sürebilecek operasyon sonrasında, punç uçlarının yüzde açtığı küçük deliklerden çıkan kanın pıhtılaşması sebebiyle kıl köklerinin bulunduğu bu alanlarda kırmızılık görülebilmektedir.

Kıl köklerinin daha iyi beslenmesine sebep olan bu hafif kızarıklıklar genellikle 1 hafta içinde yok olmaktadır.

Lokal anestezi altında yapılan operasyon süresince molalar verilebilmekte ve operasyon bitiminde hastanın hastanede yatması gerekmemekte ve hasta günlük yaşantısına dönebilmektedir.

Saç ekimiyle benzer bir prosedürün işlediği sakal ekimlerinden sonra da 2 hafta içerisinde ekilen kıl kökleri şok bir dökülme yaşar. Geçici olan bu dökülme sonrasında kişinin genetik yapısına göre kıl kökleri 4-8 ay içerisinde tamamen çıkmaktadır.

Kaynak:

Dr. Yetkin Bayer’i Facebook, Instagram, Twitter sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.

1 reply

Comments are closed.